Nar İhracatında Sorunlar
(AYDIN) – Eski Nazilli Ziraat Odası Meclis Başkanı Mesut Yörükoğlu, nar hasadının başlamasıyla birlikte yaşanan ihracat sorunlarına dikkat çekti. Yörükoğlu, ihracattaki düşük kura işaret ederek; “Alttan maliyet, üstten ihracatçı alıcı, tost makinesinin arasında kalan bir ekmek misali bir peksimet olduk. Bütün çiftçiler peksimet haline geldik. Bunun bir çaresi olmalı, bir düzenleyicisi olmalı” dedi.
Eski Nazilli Ziraat Odası Meclis Başkanı Mesut Yörükoğlu, çiftçilerin sorunlarını dile getirdi. Yörükoğlu, nar pazarındaki sorunlara değinerek şunları söyledi:
“Ürettiğimiz nar. Türkiye’de tüm tarım ürünlerinin yaşadığı sıkıntıyı nar da yaşıyor. Alaşehir tarafında üzümde yaşadık. Bu bölgede narda yaşadık. Bu tarımın en büyük sıkıntısı. Üretmek çok basit. O kadar pahalılara rağmen, üretmek basit ancak satmak çok zor. Nedeni, ihracatın olmayışı. Biz Türkiye’de hiçbir şekilde şu meyve ve sebzeyi hiçbir piyasada değerlendiremeyiz. ve bitiremeyiz. Muhakkak ihracat olması lazım. İhracat olması için de doların belli makul seviyede olması lazım. Bugün Türkiye’de dolar ve euro bozdurduğunuzda piyasada euro 38 lira, fakat enflasyon baskısını düşündüğünüzde piyasayı belirleyen rakam euroda 45- 50 lira. Sizler döviz kurunu 38 lira da tutuyorsunuz. Piyasa etkilerinde 45-50 lirayı buluyor. Bu piyasada euro’nun düşük olması demek, ithalatı kolaylaştırmak ihracatı zorlaştırmaya olan sebeptir. Fındığından, pamuğundan, yaş meyve ve sebzesinden, sarımsak soğan patatesinden her şey ithal edilir durumda.
“Yapılması gereken şey ihracata teşvik”
Bunun nedeni dolar ucuz, ithalatta kota yok, vergi yok. İhracata gelince euro’nun ve doların düşük tutulması bizi etkiliyor. Ben şuna razı olurum. Euro 38 lira tutulduğunda benim mazotum düşse, benim gübrem düşse, benim ilacım düşse, kabul edilir. Girişteki enflasyonist etkisi sürekli yukarıda olduğu sürece, doların ve euro’nun düşük olmasındaki hiçbir fayda bize yok. Yapılması gereken şey ihracata teşvik ve euro’nun gerçek anlamda ihracatçıya para kazandırabilecek anlamda geçmesi lazım ki bugün benim ihracatçıya sattığım rakam yüksek olsun.
Ben geçtiğimiz sene bunları 10 liraya verdim. Bu sene suluk fiyatına 4 – 5 liraya veriyorum. Gübre üç katına çıkmış, ilaç üç katına çıkmış, işçilik üç katına çıkmış. Anlayabileceğiniz düşünebildiğiniz her şey üç katına çıktı. Aşağıdan beni maliyet bastırıyor. Bunu ihracatçı bir euro’ya ihraç ediyor, sabit. Her sene bir euro. Ama sen euro’yu geçen sene 30 lirada bu sene 35 lirada tutarsan gelinen boyut bu. Alttan maliyet üstten ihracatçı alıcı, tost makinesinin arasında kalan bir ekmek misali bir peksimet olduk. Bütün çiftçiler peksimet hale geldik. Bunun bir çaresi olmalı, bir düzenleyicisi olmalı. Bir yönetim planı olmalı. Seneye ne yapacağımızı bilmiyoruz. Belki ben de bunları iki sene sonra kazıyacağım. Kazandırmadığı sürece kazıyacağım. ya ihracat politikasını belirleyin. ya da ithalat politikasını belirleyin. Bugün 3,5- 4 liraya nar satılıyor. Çok acı ve yazık. Ben bunu geçen sene 10 liraya sattım. Maliyet üst katına çıktı. Benim fiyatım personele döndü.
“Çukurova narenciye pazarı oldu”
Çukurova narenciye pazarı oldu. Buralarda yonca, nar portakal gibi bahçelere dönüştü. Belli bir zaman bir parayı görüyoruz. Çiftçi oraya akın ediyor. Bir bakıyorsunuz başka bir ürün kar etmiş, çiftçi oraya gidiyor. Devletin kontrolü yok. Devlette üretim planlaması yok. Çiftçiyi şekillendirecek bilgili personel yok. Tarımda ilgili gelecekte bir planları yok. Öngörüleri yok. Çiftçi rüzgara kapılmış, oradan oraya savruluyor. Devletin ciddi bir politika izlemesi lazım. Çiftçiye destek olması lazım. Bu desteği yapmadığı sürece hem piyasa artar. Burada kazançlı çıkan çiftçi değil ara ürünler olur. Zarar eden de hep tüketici olur.”